28 Kasım 2008 Cuma Yeniçağ Gazetesi
|
İSKİLİPLİ ATIF HOCA GERÇEĞİ!.. |
Atatürk ve devrimlerinin tartışmaya açıldığı bugünlerde (25 Kasım) sessiz sedasız bir devriminin daha yıldönümü. Şapka Devrimi!.. Buna ne kadar önem veriliyor, ne kadar uyuluyor, ne kadar anımsanıyor ayrı bir konu. Ama, kötüye kullanıldığı (suiistimal edildiği) ortada.
YENİ BELGELER!. Karşı devrimciler, her fırsatta (hatta fırsatı kendileri yaratarak) bu devrimi de yerden yere vuruyorlar. Ellerindeki en büyük propaganda aracı ise, “Şapka giymediği için İskilipli Atıf Hoca idam edildi” sözü. Bu ne kadar doğru? O dönemde şapka giymeyen ya da şapkaya karşı olan bir tek İskilipli Hoca mı idi?.. Başkaları niçin idam edilmedi öyleyse?.. Bunlar 83 yıldır tartışılıyor ve propagandası yapılıyor. Karşı devrimciler, buradan gedik açarak Atatürk’ü tümüyle yok etme peşindeler. Atatürk’ün, şapka giymeyeni, üstelik değerli bir din adamını idam ettirdiği yalanı tutarsa, O’nun hiçbir şeyine güvenilmez noktasına gelecekler. Bu propaganda büyük kentlerimizde tutmasa da Anadolu’nun kırsal kesimlerinde, kandırılmış insanlar üzerinde uzun yıllar etkili oldu. Şimdi ortaya yeni belgeler çıktı!..
“DİNDAR PAŞALARIMIZ ŞERİATI KURMAK ÜZERE!..” Akkoyunlu aşiretinden Mehmet Ali Ağa’nın oğlu olarak 1876’da İskilip’in Tophane köyünde doğan Atıf Hoca nasıl birisiydi?.. Neler yaptı?.. Kurtuluş Savaşı’nda nasıl bir rol aldı?.. Bütün bu ve benzeri sorular bugüne kadar sordurulmadı!.. Örneğin, o tarihte halk isyan ettirilirken söylenen şu sözleri duymuş muydunuz? “Ey ahali! Ankara ihtilal içindedir. Mustafa Kemal Paşa üç yerinden yaralanmış biçimde doktorlar elindedir. İsmet Paşa ortadan kaldırılmıştır. Dindar paşalarımız hükümeti ellerine geçirmişler, şeriatı kurmak üzeredirler. Korkacak bir şey kalmamıştır.” Ne yazık ki, gerçeklerin üzeri örtülerek, yalan propagandanın ömrü uzatıldı. Şimdi ortaya çıkan yeni belgeler, bu iddianın doğru olmadığını gösteriyor. İskilipli Atıf Hoca gerçekte hangi nedenle idam edildi?..
M. AKİF ERSOY ŞAPKADAN MI KAÇTI?.. Bu konuyla ilgili olarak bir başka propaganda da, “Mehmet Akif Ersoy’un şapka giymemek için Mısır’a gittiği” sözüdür. İstiklal Marşımızın yazarının Mısır’a gidişi ve yaptığı Kur’an-ı Kerim mealinin yaktırıldığı iddiaları da önemlidir. Siyasal tarihimizde büyük yer tutan bu iddiaları, yüzyıllık propaganda ve gerçekleri bu gece canlı yayında Ceviz Kabuğu’nda farklı görüşlerle birlikte ele alacağız. Tarihe bir belge daha bırakırken, bu anları sakın kaçırmayın derim.
(Yeniçağ, 28 kasım 2008, cuma)
|
|
Puan
Durum |
: |
|
|
|
|
Düşünce / Yorum
(1 Mesaj
Gönderilmiş) |
|
-
Vahap Güzey - 30.11.2008 19:14:05
|
Baskı ve zulümden bahsediyorlar.Cumhuriyetle inanç özgürlüğünün ortadan kalktığından ve bu zulmün bir gün sona ereceğinden söz ediyorlar.Bu söylemler siyaseten bir motivasyon aracı olarak devamlı kullanılıyor.Zulüm dedikleri birkaç şeyhin hapishane hatırasından başka bir şey değil.12 yıl önce Sincandan geçen tankları televizyonda izleyen bu zihniyet büyük zulüm,işkence,darağacı gibi motiflerle on yıl sonra yeni nesle bu olayı destan gibi anlatacak. Ne yazık ki bu fantastik hayaller Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı bir başkaldırıya dönüştü.Cumhuriyet ilan edildiğinde, halkımızın yüzde sekseni köylerde yaşıyordu.Karşı devrimin mensuplarının dedeleri de bizim gibi o tarihlerde köylerde yaşıyorlardı.Dedeleri,ananneleri,babanneleri ise bunlar gibi düşünmüyorlardı.Atatürke saygı duyuyorlardı.Nankör değillerdi.Peki bunlar kimlerin peşine takıldı?Atatürke karşı iktidar savaşına giren Boğazın yalı sahipleri,Kadıköyde,Erenköyde köşklerinde oturan saray yalakaları,aşiretler ve şeyhler öyle bir Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yarattılar ki sonunda adına ne derseniz deyin, ister arabesk ister bedevi kültürü deyin, ne idüğü belirsiz ,ideoloji olmayan dengesiz bir düşünüş modeli ortaya çıktı.
|
|
Düşünce / Yorum Yaz |
|
|