|
7 Kasım 2008 Cuma
Yeniçağ Gazetesi
|
YENİ BİR “TABULA RASA” MI?.. |
Can Dündar’ın “Mustafa”sı ile Türk halkının “Mustafa Kemal”i birbirine ters düştü.
“Mustafa” diyerek Atatürk’ün çocukluğu ifade edilmek istenirken, filmde ölümüne kadarki tüm süreç ele alınınca, çocukluk ile yetişkinlik; karga kovalamak ile işgal ordularını kovalamak birbirine karışıyor!..
Tabii iyi niyetle kötü niyetin birbirine karışması gibi.
TOPLUMSAL PATOLOJİ YARATMAK!..
Toplumbilimde (sosyolojide), “toplumsal patoloji“ diye bir kavram var.
Toplumların değişik kesimlerinin, bedenin değişik bölümleri gibi, bir çöküntü yaşayıp hastalanabileceğini anlatıyor.
Şimdi Can Dündar’ın tartışılan “Mustafa”sı ile toplumun bir değil, birkaç kesimi bir çöküntü yaşıyor. Hastalığa yakalanmadan çöküntüyü atlatabilmek için de ilaçlar deniyor. Bu ilaç, “tartışmak!”
Dündar, bugüne değin pek çok kez denenen bir şeyi yapmış: “Farklı yönünü ortaya çıkarıyorum” diyerek, toplumun inançlarıyla oynamak.
“Tabuları yıkalım” derken, kendisi –farkında mı bilmiyorum- bir “tabula rasa” yaratıyor!
Yani, tartışılması yasak sandığı konuları tartışırken (ki binlerce kez denenmişti), yeni bir sayfa açarak, Atatürk hakkında bildiklerimizi unutmamızı, kendi verdiklerini kabul etmemizi istiyor. Bunun adı “tabula rasa!.”
Zihnimizdekileri yok sayarak, “boş bir levha ya da boş bir sayfa” kabul ederek, kendi sunduklarını oraya yazmamızı istiyor!..
KARGA DEĞİL, İŞGALCİ KOVALAMAK!..
Mustafa filmindeki “yanlış sonuçları” her yerde okuyorsunuz, gittiyseniz filmde görüyorsunuz.
Bizim zihnimizdeki “Mustafa Kemal”, karga kovalayan değil; emperyalizme karşı olan, işgalcileri kovalayan bir insan.
“Ben onun doğallığını, insani yönünü gösteriyorum” demek çok iddialı bir şey.
Çünkü, “insanın doğası” onun eylemleri ve bilincinin altında yatan öz ve karakterdir. Bu da, insanın kendi tarihinin ve deneyimlerinin sonucunda ortaya çıkar.
Mustafa Kemal’in tarihi eylemleri ve ortaya koyduğu bilinci; bize onun Kürtler’e özerklik istediğini, karanlıkta uyumaktan çekindiğini, diktatör ruhlu olduğunu, çocukluğunda yediği tokadın hıncıyla devrim yaptığını, içki ve kadın düşkünü olduğunu göstermiyor.
Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Can Dündar, önceki gece Abbas Güçlü’nün (aynı gazetede, Milliyet’te yazıyorlar) “Genç Bakış” programında idi. Gençler sorularının yanıtlarını alamadılar.
DOĞRU SORULARA YANLIŞ YANITLAR
Yeditepe Üniversitesi öğrencileri filmle ilgili sorularına, film dışı yanıtlar aldılar.
Örneğin, Dündar dedi ki:
“Ecevit de ‘Vahdettin hain değildir’ dedi. Onu başbakan yaptınız.”
Yanlış!. Ecevit bu sözü başbakanlıktan ağır yenilgi ile düştükten sonra söyledi.
“M.Kemal ile Vahdettin görüştüler!”
Ama, M.Kemal’in bu görüşmeden sonra söylediklerini gençlere anlatmadı. (Bunlar İşgal ve Direniş kitabında yüzlerce dipnot ve kaynak ile yer alıyor. Şimdi gençler ve lise öğrencilerine yönelik olarak yeni düzenlemesini yapıyorum)
“Atatürk adına Türkiye’de darbe yapıldı.”
Bunun Atatürk’ün kendisi ile ne alakası var?
“Atatürk’le ilgili arşiv yok, eşyaları dağınık yerlerde.”
Tümüyle yanlış. Neresinden tutup yanıt vereyim? Kendisinde 15 yıllık birikmiş belge olduğunu söylemesi bile önemli bir tekzip!..
“Filmi niçin bu zamanda yaptın, diyorlar. Bence tam zamanı idi.”
Bu da yanlış. Çünkü, bu devir Atatürkçülerin horlandığı, küçük düşürüldüğü ve onun adını ağızlarına almaktan çekindikleri bir dönem. Bu, tıpkı AB’nin “Atatürk’ten vazgeçin” dediği dönemde, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün KKK birlik armasından Atatürk’ün resmini çıkarması gibi bir şey. O da, “değiştirmesem, gerici olurdum” benzeri bir açıklama yapmıştı.
“Medeni Bilgiler kitabını Afet İnan’a okullarda okusun diye yazdırdı. Ama okutulmuyor.”
Doğru. O zaman Başbakan Erdoğan ve önceki hükümetleri eleştirmek gerekmez mi?
“Ölümünden sonra neredeyse bütün yabancı gazeteler onun için diktatör dedi.”
Böyle yazanlar oldu tabii. Ama onlar, işgal için geldikleri ülkemizde Atatürk’ten tokat yiyenler değil miydi? Ayrıca, Fransızlar ihtilal yapınca uygarlık oluyor da, Atatürk inkılap yapınca niçin diktatör oluyor?
Can Dündar, gençleri yanıtlarken hep Atatürk’ün büyüklüğünden söz etti. Ama bu büyüklük kendi filminde yoktu!..
Filmde “Küçük Mustafa” gerçek yaşamda ise “Büyük Mustafa” vardı..
(07.11.2008, Cuma)
----
|
|
|
| Puan
Durum |
: |
 |
|
|
|
Düşünce / Yorum
(1 Mesaj
Gönderilmiş) |
|
| -
orhan selışık - 08.11.2008 16:39:25
|
Dün gece GENÇ BAKIŞı izlemeye çalıştım.Can DÜNDARın yazılı ve görsel basında çıkan eleştiriler hakkında ne diyeceğini ve takınacağı tavrı çok merak ediyordum.Ekrandaki hali bana göre çok pişkin,kendisine verilen görevi yerine getirmiş bir ruh hali içerisindeydi.Bol bol demogoji yaptı.Yaptığı tek hatanın, Hocanın tokadının intikamını almış olduğu varsayımının bu senaryoda yer almasıymış.Bak şu konuşana....
Açıkca söyleyemedi, ben kafamda düşündüğüm ATATÜRKü maalesef sahneye yansıtamadım,Belgeselimde çok eksikler vardı diyemedi.Yine yüzsüzlüğü ele alarak iki saate ancak bunlar sığdı,ben bir ilki yaptım,benden sonrakiler daha iyisini yapsınlar dedi,kısaca.
Üniversiteli gençlerin ve ekranların karşısında,her eleştiriye bir mazeret buldu.Canlı yayına bağlanamadım bir türlü.Ona sadece şunu söyleyecektim.
- Sayın Dündarsize birileri tarafından verilen bir görevi tamamladığınız için mi bu kadar rahatsınız?
- Yoksa anlatmak istediğiniz şeyleri tam olarak ifade edemediğiniz için mi bizler yanlış anladık ATAMIZI ?
- Bu belgeseldeki anlatamadığınız veya bizlerin yanlış anladığı konuları daha açık bir şekilde anlatabileceğiniz yeni bir ciddi BELGESEL yapmayı düşünüyormusunuz?.
-Bize Mustafayı değil bütün dünyanın tanımaya çalıştığı,Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKü gerçek yönleri ile anlatacabileceğinize inanıyormusunuz?
Nerde onda böyle bir cesaret. Bir yerlerden icazet alırsa belki... |
|
Düşünce / Yorum Yaz |
|
|
Yazdir
