16 Eylül 2008 Salı Yeniçağ Gazetesi
|
BAŞBAKANA AÇIK DAVET.. |
Geçen haftaki yazımda “Kapitalizmin çöktüğünü” vurgulamıştım. Kapitalizmin kutsandığı ve doların neredeyse tanrı olarak görüldüğü ABD’de, dün de ülkenin en büyük bankalarından biri çöktü: Lehman Brothers.. Yani, “Lehman Kardeşler.” Aslında bu, “kapitalizm kardeşliğinin” çöküşü. Türkiye’deki hay huy içinde bu konuya hak ettiği ölçüde değinen olmuyor. Bu yüzden ben önemle vurguluyorum. Bu, hem Türkiye’nin alması gereken önlemler için önemli; hem de, siyaset ve ekonomi teorisi açısından.
DÜNYA YENİDEN KURULUYOR
Aslında “dünya yeniden kuruluyor” ve biz farkında değiliz!.. İstanbul ve dünya borsalarındaki sert düşüşler ve doların fırlaması devam edecek... Bunu günlük iniş-çıkışlar olarak değil, Batıcıların çok sevdiği biçimde “global”(küresel) olarak değerlendirmek gerek. Küresel ekonomik krizi tanımlayan ABD Merkez Bankası’nın “efsanevi” sıfatını alan eski başkanı, “100 yılın en büyük krizi. Daha tamamını görmediniz!” uyarısını yapıyor. “Kapitalizm çöküyor” derken, şöyle değerlendirmek gerekir. Kapitalizm tamamen yok olmuyor. Ancak, “tanrının koltuğundan” indiriliyor. Atatürk’ün “karma ekonomi” uygulamasını küçümseyenler bunu çok iyi düşünmeli.
DENİZ FENERİ YOLSUZLUĞU
Bu arada Türkiye, Almanya’da görülen Deniz Feneri yolsuzluk davası nedeniyle Başbakan Erdoğan ile medya patronu Doğan arasındaki kavgaya kilitlendi. Uzun süredir karşılıklı atışmalar ve hakaretler devam ediyor. Kısaca hatırlatıp bir öneri ve çağrıda bulunalım. Deniz Feneri yolsuzluğu davasını çok yakından izleyen ve son dönemde gündeme getiren kişi, CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu. Hakkını teslim etmek gerekirse, basında bu işin yıllardır (evet, yıllardır) peşinde olan kişi de Tuncay Mollaveisoğlu. Kanaltürk Televizyonu’nda sayısız program yaptı. Bugün Alman mahkemesinde ortaya çıkan her şeyi belgeleriyle 2, 5 yıldır ısrarla yayınlamıştı. Şimdi de, yeni kanalı Kanalbiz Televizyonu’nda yayınlamayı sürdürüyor. Bu davanın haberleştirilmesi sürecinde Başbakan Erdoğan ile medya patronu Doğan birbirine girdi. Kavgayı başlangıcından beri Yeniçağ’da da okudunuz. Gelinen son noktada, Başbakan Erdoğan, “Bizden imtiyaz talep etmeyin” diyor. Aydın Doğan ise, “Yasadışı bir şey isteyen namerttir” yanıtını veriyor. Tayyip Erdoğan, “Bana yazdığın mektupları açıklarım” diyor ama açıklamıyor. Aydın Doğan, “İstediğin zaman açıkla. Hiç bekleme” diyor. Medya patronu, “Başbakanın elindeki tüm devlet imkânları ile kendi medya gurubunu yok etmek” istediğini söylüyor. Tayyip Erdoğan, “Sen bana iftira ve şantaj yaptın” diyor. “Hortum kesildi, rahatsızlık başladı” diye devam ediyor. İki taraf da “Benim alnım açık, seninki kara” demeye getiriyor. Sonuç da, Aydın doğan “Gel, televizyonda halkın önünde kozumuzu paylaşalım” çağrısı yaptı. Başbakan Erdoğan ise, “Sana reyting mi kazandıracağım” diyerek reddetti.
CEVİZ KABUĞU’NA BEKLİYORUM!..
Ben de diyorum ki, Başbakan ile medya patronunun karşı karşıya geleceği en uygun televizyon programı Ceviz Kabuğu’dur. Parsellenmiş televizyon ekranları içinde en profesyonel ve eşitliği gözetecek olan bu programdır. Böylece Başbakanın “Aydın Doğan’ın televizyonlarına reyting kazandırma” endişesi de ortadan kalkar. Tabii tek ve gerçek gerekçesi bu ise.. Başbakan “evet” demelidir. Çünkü, 1- Zaten günlerdir tartışıyorsunuz, burada gelmemenin gerekçesi reyting olamaz, 2- Erdoğan, “70 milyonun başbakanıyım” dediğine göre toplum önünden kaçmamalı, 3- Halkın demokrasilerde iki taraf hakkındaki gerçekleri öğrenme hakkı vardır ve her iki taraf da 70 milyonu kandırmak için bunca söz söylemediyse, gerçeklerle yüzleşmelidir, 4- Deniz Feneri davasının AKP’yi ilgilendiren sorularına açıklıkla yanıt verilmedi. Bunlar ortaya çıkarılmalı, 5- Aydın Doğan’ın istekleri ve iş takip yöntemi netleşmedi, bunlar ortaya çıkarılmalı, 6- Ergenekon denen Ümraniye soruşturmasında Aydın Doğan’ın da gözaltına alınacağı haberleri yoğunlaşmıştı. Deniz Feneri davasında da yolsuzluğun ucunun Başbakan Erdoğan’a ve AKP’nin finansmanına uzanacağı ileri sürüldü. 70 milyonun zihni yaralı bırakılmamalı ve bu iddialar tedavi edilmeli yani halkın muayenesinden geçmelidir. x Başbakan “evet” derse, aynı çağrıyı Aydın Doğan’a ileteceğim. Çünkü, “gel” diyen o. Karşı taraf “gelirim” derse, Doğan’ın kaçması söz konusu olmaz. Ben de ev sahipliğine hazırım. Zaten resmi davetimi de yaptım. (16.09.2008, Salı)
----
|
|
Puan
Durum |
: |
|
|
|
|
Düşünce / Yorum
(4 Mesaj
Gönderilmiş) |
|
-
Sevgi Yüreklik - 10.10.2008 21:45:39
|
Siz her zamanki gibi profosyonelce ve akıllıca davranmışsınız. Ama yarası olan gocunur lafı gibi, yaraları çok olanlar bu çağrıları görmeyecektir. Sizin karşınıza da , bizlerin karşıalrına da çıkmaya cesaretleri yok. Birbirilerini düelleyo çağırıp durmaları da ri,yadan ibarettir. Bu iki şahıs asla bir araya gelip halkın önüne çıkamaz. HAtta sizin karşınıza hiç çıkamazlar. Korkularından belli ki kendilerini savunacak bir dalları yoktur. |
|
-
sevnur menay - 22.09.2008 23:53:53
|
Sn.Hulki Cevizoğlu, davetiniz gerçekten çok iyi olmuş tebrik ederim.Zaten bizim isteğimizde farklı cephelerde yapılan bu tartışmaların son bulup tarafsız,seviyeli bir ortamda gerçeklerin konuşulması ve halkın aklındaki soru işaretlerinin giderilmesidir.Umarım iki tarafta davetinizi geri çevirmez. |
|
Tüm
Mesajları Göster
Düşünce / Yorum Yaz |
|
|