Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na önceki gün TBMM’de yumruk atıldı.
Şimdi saldırganla ilgili çeşitli açıklamalar yapılıyor. Adam işsizmiş! Ama AKP’li… İşe bakın, AKP işsiz bırakıyor ama yumruğu CHP yiyor! Adam, AKP’ye kızmıyor, CHP’ye kızıyor!
Allah’ım aklımıza mukayyet ol. Nedir bu bitmeyen mağduriyet ve çözemediğimiz mantık?
*
Bu vesileyle, yıllardır yanlış bulduğum bir uygulamaya da değineyim. Partilerin TBMM Grup toplantılarına seyirci alınmasın.
Alınınca, sakin düşüncelerin açıklandığı yerler olması gereken Meclis miting alanına dönüyor. Bağırış, çağırış, alkış… Nedir yani, ”Türkiye seninle gurur duyuyor” diye Meclis’te bağırmak?
Konuşulanı dinlemeden bağıran bir yığın insan. Derdini anlatmak istiyorsa buna da faydası olmuyor.
Miting alanlarında güzel görünebilecek bu görüntüler TBMM salonlarında olunca, görüntü hem ilkelleşiyor hem anlamsızlaşıyor hem de işte böyle tehlikeli oluyor.
***
KÖSEM SULTAN… KÖŞEM SULTAN…
Şöyle diyordu Kösem Sultan: “Ortalığı bir güzel karıştırmak gerekir ağalar, Her şey öyle karmakarışık olmalı ki, Ancak biz çıkabilelim içinden. Gayret günüdür!”
Bu sözlerle ülkede (Osmanlı’da) fitne ateşini körükleyip, kargaşayı büyütüp, yıkımın ta kendisi oluyordu Kösem Sultan!
Geçen gece Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen Turan Oflazoğlu’nun yazdığı Kösem Sultan oyununu izledim. (Emeği geçen herkesi kutluyorum.) Günümüze ışık tutması açısından eserden alıntılar yapmak istiyorum.
Kösem Sultan, Sultan Murat ile Sultan (Deli) İbrahim’in annesi. Sultan Ahmet’in eşi…
Asıl adı Anastasya. Bir Rum papazının kızı… Lakabı “Mahpeyker”, yani “ay yüzlü!” Ama hiç de öyle birisi değil.
Döneminde rüşvet yolsuzluk gırla gidiyor. Devlet makamları rüşvetle elde ediliyor. Kendisi, vezirler, ağalar hepsi rüşvetten payını alıyor. Halk sefalet içinde, verilen yardımlarla yaşamaya çalışıyor.
Kösem Sultan’ın temel felsefesi yukarda verdiğim sözleri. Onun döneminde devlet yönetimine ve orduya (saraya ve Yeniçeriler-Sipahiler gibi asker ocaklarına) ikilik giriyor.
Bu “Tarihsel oyun” hangi zamanı anlatıyor?
Yanıtı, eserin yazarı Turan Oflazoğlu veriyor: “Hikâye ne zaman geçiyor diye var mı soran? Varsa, cevap: oyun hep şimdi oynanır, bu an… Evet, zaman yaşanmakta olan zaman…”
Kendisiyle mücadele eden gelini Turhan Sultan’ın sözlerinden bugün de ders almalı mıyız acaba: “Kötülüğün dilini huyunu öğrenmeden, mümkün değil onu alt etmek anlaşılan.”
***
RUSYA BÜYÜKELÇİSİNDEN AÇIKLAMALAR
Dün, Atılım Üniversitesi’ndeki “Diplomasi Saati” adlı konferansta Rusya Federasyonu Büyükelçisi Andrey Karlov’u dinledim.
İşletme Fakültesi Dekan Vekili, Uluslararası İlişkiler hocası Prof. Dr. Hasan Ünal, bir dizi konferans başlatmış. Bir sonraki konuk Ukrayna Büyükelçisi olacak.
Karlov, Ukrayna olayları ve bir referandumla Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını anlattı Olaylara Rusya’nın bakış açısını şöyle özetleyebilirim: Kırım’daki referanduma halkın yüzde 84’ü katılmış, oy verenlerin yüzde 90’ı Rusya’ya bağlanmaya evet demiş. Kampanyanın sloganı “Rusya’ya (eve) dönüyoruz” imiş.
Türkiye açısından önemli bir nokta Kırım’daki Türklerin (Tatarların) durumu…
Büyükelçiye göre, Kırım Tatarlarının referanduma katılımı düşük ama bu, burada yazıldığı gibi yüzde 1 değil, yüzde 38. Rusya şimdi Kırım halkının gönlünü almak(!) için emekli maaşlarını iki kat (halkın yüzde 30’u emekli imiş), askerlerin maaşını 4 kat artırma sözü vermiş.
Büyükelçi Karlov, 1944’de Stalin tarafından Orta Asya’ya sürgün edilen Kırım Türklerinin (Tatarların) yollarda büyük eziyetler ve ölümlerle yüz yüze geldiğini söyledikten sonra, “Özür diliyoruz” dedi.
***
TEMEL FIKRASI: PENGUEN
Bir gün Temel’le Dursun yolda giderken bir penguen görmüşler. Dursun demiş ki; “Temel bunu al, hayvanat bahçesine götür.” Temel, “Peki” demiş. Pengueni almış gitmiş. Biraz sonra geri döndüğünde penguen hâlâ yanındaymış. Dursun şaşırmış: “Uyy Temel, niye hayvanat bahçesine cötürmedun oni?” Temel gayet sakin cevap vermiş: “Cötürdum, şimdi de sinemaya cideyruz”
* GÜNÜN SÖZÜ:
Ağaçlar kışın olgunlaşır. -Prof. Dr. S. Mehmet ŞEN
(Yurt Gazetesi, 10.04.2014, Perşembe)
|