Bugünlerde İşçi Partisi’nin açıkladığı “1999’daki APO’nun sorgulanma görüntüleri” tartışma yaratıyor. “Özgür iradesi”(!) ile Öcalan meğerse neler demiş, neler! Olayın ayrıntılarını medyadan okuyabilirsiniz…
Ben sizlere bugün, vaktiyle Öcalan’ı sorgulayan komutanlardan birinin başına gelenleri hatırlatmak istiyorum. (Ayrıntılar için LANETLİ YILLAR kitabıma bakabilirsiniz.)
Engin Alan... Korgeneral… Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan emekli. Kuzey Irak’ta yıllarca PKK ile savaşmış, Şemdin Sakık’ı paketleyip getirmiş, Öcalan'ın yakalanıp sorgulanması olayının önemli aşamalarında bulunmuş, Balyoz Operasyonu Davasının hâlen tutuklu sanığı. Başına gelenleri şöyle anlatmıştı:
"18 Mart törenlerinden Kolordu olarak biz sorumluyduk. (Tayyip) Bana valiyle haber gönderiyor, 2 saat geç gelecekmiş. ‘Töreni geç başlatsınlar’ diyor. Kabul etmedim. ‘Emir değişmez’ dedim. Zamanında gelmek zorunda kaldı. Konuşması bitti. Ayağa kalkmadım, alkışlamadım. Olay bu.
Ben dağlarda ölümden dönmüş adamım. Kucağımda nice Mehmetçikler, hatta Emir Subayım şehit düştü. Üç kez helikopterde mermi yedim, iki kez yerde PKK taradı. Kuzey Irak'ta Metina Dağları'nda Tümgeneral rütbesiyle 38 gün dağlarda kaldım, bitlendim. Ben bedavadan yaşayan adamım. Ölümden korkmam. Ben bunlardan mı korkacağım, bunlara mı diz çökeceğim?
Poliste, sanki aranan sabıkalılar gibi üzerimize levha koyup resimlerimizi çektiler, parmak izlerimiz alındı.
Savcılar, sorguda bir tek suçlama getiremedi. Ancak GÖZLERİNDEKİ NEFRETİ HEPİMİZ GÖRÜYORDUK. BİZİ, DÜŞMAN ORDUSUNUN ESİR GENERALLERİ GİBİ SORGULADILAR.
Neyle suçlandığımı söylemediler, çünkü mahkemenin gizlilik kararı varmış, her şey gizli imiş.
‘Hele bir Silivri'ye git, suçunu orada öğrenirsin’ dediler. Bunların hepsi onurumuzu kırmak için yapılıyordu.
Benim 20 yıl savaştığım adamlar Habur'dan girdi, serbest bırakıldı. Şimdi biz terörist olduk.
Doktorlar bıraktığı anda ben burada bir dakika durmam.(Bu açıklamayı yaptığı sırada hastanede bulunuyordu.-HC)
Silah arkadaşlarım cezaevinde yatarken ben burada yatmam. Doktorlar karşı çıksa bile mutlaka Silivri'ye döneceğim. Hepimizden korkuyorlar. Çok korkaklar. Ama en büyük korkuları Özel Kuvvetlerle birlikte SAS ve SAT komandolarıdır.
Onun için denizcilerin üzerine gidiyorlar.
ABD/CIA - Fethullah - AKP üçlüsü tarafından tezgâhlanan sahte ve düzmece bir kurgu ile insanların onuru ayaklar altına alınıyor. TSK her gün hakaretlere uğruyor.
(…)
Benim adım Engin Alan. Ölüm dâhil hiçbir şeyden korkmuyorum. Şu anda aşırı tansiyon hareketinden dolayı koroner bakım servisindeyim. Buradan çıkınca doğruca cezaevine gideceğim.
BENİ SİLİVRİ'YE DEĞİL İMRALI'YA KOYSUNLAR. SİLİVRİ'DEN TABUTUM ÇIKSA BİLE TABUTUN KAPAĞINI KALDIRIP DİMDİK YÜRÜYECEĞİM.
Kimse burada olduğum için ‘GATA'kulli’ demesin. Ölümden korkmayan Engin Alan, cezaevine girmekten korkmaz. Bunu herkes böyle bilsin.” ***
HABER TURKA!
Bir başka konuya daha değinmek istiyorum.
Başbakan Erdoğan’ın “En büyük medya patronu” olarak, medyayı nasıl yönlendirdiğini de yıllarca yazdık, hep birlikte.
Olanları görüyorduk. Bugünlerde ses kayıtları da medyada yer alıyor ve Erdoğan’ın medyayı kontrolünün kanıtlarını kendi sesinden dinliyoruz.
Başbakanın bir yandan millete akıl verip “herkes kendi işine baksın” derken, öte yandan işi olmayan birçok konuya dâhil olduğunu Haberturk (Türk, değil) olayında gördük.
Burada da bir “Fatih Projesi”nin daha çöktüğüne tanık oluyoruz…
Televizyonların tepesinde bir Demokles’in Kılıcı var: RTÜK! Bir de Erdoğan’ın Kılıcı!...
Erdoğan, medya satın aldırmalar, yandaş medya oluşturma, RTÜK ile tüm kanalları istediği gibi kontrol etme ile yetinmiyor ve bir de görevliler atıyor.
Benim bildiğim, Haberturk’un patronu Ciner’e “Bu adamı alın” diyor, Ciner “Tamam” deyip Fatih Saraç’ı kendisine ortak yapıyor, ama adam başarısız mı başarısız!..
Başbakan ne zaman arayıp bir şey sorsa haberi yok!.. Ya evde, ya başka bir şeyle ilgileniyor, başında olduğu yayınlardan haberi yok, her şeyi Başbakandan öğreniyor, zılgıtı yedikçe yiyor, sürekli özür diliyor… Başbakan ne yapsın!
Adam (Fatih Saraç) TV’si ve gazetesi dışında neyle uğraşıyorsa artık!
Bak Fatih Saraç Efendi!
Görevini adam gibi yap! Bu kadar parayı hak etmek için ne yapıyorsun?
Yahu, biz bile -patron olmadığımız halde- tüm kanalları izlemeye çalışıyor, kendi kanalımız(programımız) dışındaki –yarışma, kadın programları dahil- her televizyonu izlerken; milyarlarca lira maaş alan, Başbakan tarafından “özel” görevlendirilen sen, dünyadan habersiz ortada dolaşıyorsun!..
Vallahi Başbakan sana söylenmekte yerden göğe kadar haklı… Az bile söylüyor!
Nasıl televizyon seyredileceğini, nasıl gazete okunacağını biz mi öğreteceğiz sana?
*
GÜNÜN SÖZÜ:
“Hoch! Hoch! Yaşasın İmparator Claudius!” diye bağrışarak öne fırladılar, mızrakları hizmetime adamaya ve ayaklarımı öpmek için kendilerine yol açmaya giriştiler. – İmparator CLAUDIUS
(Yurt Gazetesi, 11.02.2014, Salı)
|