AKP İktidarı ile Cemaat arasındaki “kaotik kavga” tüm hızıyla sürüyor. Filler çatışırken, ezilen çimenlerdeki hasar önümüzdeki zamanlarda ortaya çıkacak.
Bu büyük “yolsuzluk, yargı, polis, istihbarat, güç” kavgasının ekonomide yarattığı yıkım önü alınamayacak noktaya geliyor.
Önceki yazımda, ayrıntılı olarak vurguladığım Çankaya’nın büyük endişesi, dün Yeniçağ Gazetesi’nin ekonomi sayfasında da geniş yer aldı.
Tüm dünya ve Çankaya, büyük bir krizin eşikte olduğuna dikkat çekiyor.
*
“Kaotik kavgayı” önlemek (!) isteyen CHP’nin önceki Genel Başkanı Deniz Baykal, dün Cumhurbaşkanı Gül ile görüştü. Baykal’ın açıklamalarından çıkan sonuç olumsuz!
Deniz Baykal’ın anlatımlarına göre, “Cumhurbaşkanı olayların tarafı olmuş ve aktif önleyici görev yapmıyor!”
Ve, “Cumhurbaşkanı yolsuzluk iddiaları üzerine istifa eden bakanların hakkındaki fezlekelerin işleme konmasından yana!”
Baykal’ın açıklamaları özetle şöyle: “Bu sıkıntıların doğal olmadığını düşünüyorum. Devletin temel organları büyük çatışma içinde. Büyük bir erkler çatışması var. Meclis fezlekeleri bekliyor. Bunlar gelmeden yargının işlediğini düşünemeyiz. Fezlekeler gelmeden hiçbir şeyi konuşamayız. Yargının aldığı kararlar işlesin. İfadeye çağrılanlar ifade versin. Cumhurbaşkanı bunları olağan siyasi çatışmalar gibi görüyor. Cumhurbaşkanı daha etkin rol alabilir. Ülkenin beklediği etkinliği sergilemiyor, sorun belki de buradan kaynaklanıyor. Türkiye bugün büyük bir bunalıma girdi. Böyle bir zamanda Cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Bu sesi, ne yazık ki şu ana kadar görmedik. Bunun altında, Cumhurbaşkanlığı makamının, çatışan taraflardan biri ilgili olmasıdır! Bu manzara bana umut vermiyor.”
Cumhurbaşkanı Gül’le görüşmesinin ardından Deniz Baykal’ın çıkardığı sonuç, gelecek açısından bir gösterge: “Süreç daha da sıkıntılı hâle gelecek. Herkes bedelini ödeye ödeye devam edecek. MİT raporları ile çözülmez. Atama furyalarıyla çözülmez. Seçime gideriz demekle de olmaz.”
Bu açıklamalardan başka bir sonuç daha çıkarıyoruz: Demek ki, Abdullah Gül’ün gazeteci dostu Fehmi Koru’yu Pensilvanya’ya Fethullah Gülen’e göndermesi aslında “barış sağlamak” için değilmiş!
Yani, durum giderek daha da vahimleşecek görünüyor.
*
Öte yandan, eski ve yeni operasyonların savcısı Zekeriya Öz, hakkındaki iddiaları yanıtladı.
“22 kez yurt dışına çıktığım yalandır. Usulsüz ve yetkisiz olarak yurt dışına giriş çıkışlarımın sorgulandığı belli oldu. Dubai tatilimin bedelini Ali Ağaoğlu’na ödettiğim iddiası yalandır. Yolsuzluk operasyonu zanlısı Ali Ağaoğlu ile hiçbir ilgisi yoktur. Uçak biletleri tarafımdan nakit para ile alınmıştır. Otel faturaları abartılı olarak yansıtılmıştır. Belgeler gerçeğe aykırıdır, sonradan temin edilmiştir.
Yüksek Yargı kökenli saygı duyduğum iki kişi bizzat Başbakan tarafından bana gönderildi. Bursa'da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Başbakanın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler.”
Savcı Öz’ün açıklamasının Başbakanla ilgili bölümüne Japonya-Singapur arasında uçakta olan Erdoğan’dan yalanlama geldi ama; daha önce “Başbakanın kahramanı” olan bir savcının şimdi “Başbakanın hedefi” olması ve kendini savunmak için geldiği nokta, tam bir ibretlik durum!
*
Bu gelişmeler olurken, Özel Yetkili Mahkemelerin baktığı davaların “yeniden görülmesi” için girişimler de sürüyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun “yargılamalar yeniden yapılsın” ana fikirli temasları tıkandı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Silivri’deki tutuklularla yaptığı görüşmeler “iyi giderken” birdenbire tersine dönüverdi! Ne olduğunu anlamak zor…
Bu öneriye “İçerde kalan tek milletvekiline sahip” MHP bile kapıyı kapadı. İktidar ters açıklamalarla kendisini dövmeye başladı. Nedense, bir tek Doğu Perinçek’ten destek sürüyor.
*
Daha önce, “AKP-Cemaat kavgası laik hukuk mahkemelerinde değil, bir seferliğine kurulacak ÖZEL YETKİLİ ŞERİAT MAHKEMESİNDE görülsün!” demiştim. Şimdi Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve Askeri Casusluk davalarının nerede nasıl sonuçlanacağı da kaotik bir duruma girdi.
*
AKP’li Burhan Kuzu, geçenlerde “solculaşıp!” Ahmet Arif’ten alıntı yapmıştı: “’Vurun ulan vurun ben kolay ölmem’ diyor Ahmet Arif, ‘33 Kurşun’ şiirinde. Hedef Sayın Başbakan; vurun, haydi vurun kahpeler...”
Burhan Kuzu “Kahpeler” derken; Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Ünal, “Kendinizi fırtınaya hazırlayın” uyarısında bulunmuştu.
Sis’in Ankara’dan eksilmediği bu günlerde Türkiye genelinde de galiba uzun bir süre havalar fırtınalı devam edecek.
*
GÜNÜN SÖZÜ: Rüzgâr eken fırtına biçer. –Anonim (Yurt Gazetesi, 09.01.2014, Perşembe)
http://www.yurtgazetesi.com.tr/kaotik-yalanlar-makale,6892.html |