“Dershane kavgası” görünümlü Hükümet-Cemaat kavgası yaklaşık 2 yıl “ötelendi.” Bu, “seçimler sonuna kadar kavga etmeyelim” demek. Ya da, hükümet ve Erdoğan açısından “Hesabını seçimden sonra sorarım” demek. Çünkü, 4 ay sonraki belediye başkanlığı seçimlerinde AKP’nin bir tek oya bile ihtiyacı var. Ancak, Cemaat bunu yutmuyor. Dünkü Zaman Gazetesi’nde Hüseyin Gülerce, bu farkındalığı ortaya koydu. “Boğazımızı sıkan el gevşedi ama…” dedi ve ekledi: “Bizi oldubittiye getiremezsiniz!” “Şimdilik bir nefes aldıkları” vurgusunu yapan Cemaat, çok tedbirli… Haklılar da. Erdoğan’ın “dereyi geçene kadar” taktik uygulamadığından nasıl emin olunacak? Bir gün önce “Ocak ayında dershanelere kayıt olmayacak” diyen bir Eğitim Bakanı (“Milli”yi sevmedikleri için eklemedim) ve “verdiğimiz sözden dönmeyiz” diyen bir Başbakana karşı, bir gün sonra “Kayıtlar devam edecek” diyen bir Bakanlar Kurulu var! Ne diyor Gülerce? “Doğruya mı gelindi, yoksa taktik bir durum mu söz konusu bunu anlamamız için epey zamanımız olacak.” Cemaat, “Bir kesimi tasfiye amacıyla, hukuk dışı dinlemeler yapmak, ‘paralel iktidar oluşturma’, ‘iktidara ortak olma’ iddiasıyla vazifeşinas, dürüst, ehliyetli insanları tasfiyeye kalkmanın kabul edilemez” olduğu görüşünde. Yani, “Bize bunları yapmayın”, “Sizi test etmek için süremiz var” diyor Türkçesi… Burada başka bir farklılık göze çarpıyor. Fethullah Gülen hükümetin yaptıkları için “Hüsn-ü zanda bulanamam” derken, Hüseyin Gülerce “Şahsen ben hüsn-ü zannımla” diyerek, 2004 MGK kararları nedeniyle Hükümeti eleştirmiyor. Ama birleştikleri nokta şu: “Ancak 2010’dan sonraki fişlemelerin belgeleri şahsen kimyamı bozdu! Bu konuda açıklamaya ihtiyacımız var.” * Başbakanın isim vermeden, Salı günkü TBMM Grup konuşmasında “Sermayesini, manşetlerini, kışkırtmalarını kurşun gibi Meclis’e çeviriyorlar” dediği bunlar olsa gerek. Erdoğan “Meclisi” yüceltiyor ama, Meclis dediği aslında kendisi. TBMM’de Erdoğan’ın istemediği hangi karar alınabiliyor ki? Ya da, istediği hangi karar alınmıyor ki? Hatırlayınız, Anayasa Mahkemesi’nden AKP aleyhine kararlar çıktığında da “Bu demokrasiye sıkılmış kurşundur” diyordu. Erdoğan’ın dilindeki “Demokrasi de kendisi” aslında. * Bu arada anlayamadığım, kimlerin anladığını da merak ettiğim bir konu var. “İnternet andıcı” nedeniyle Ergenekon Davası’nda “ömür boyu hapis” cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, “Andıç, Başbakan ve bakanlarının imzaladığı 2004 MGK’sından çıktı” diyor. Daha önce de twitter’da vurgulamıştım. Anlamadığım nokta, İlker Başbuğ’un bunu söylemek için niçin geç kaldığı. Taraf Gazetesi MGK belgesini yayınlamadan önce, dava sürecinde bu bilgileri niçin paylaşmadı Başbuğ? * Geçen yazımın sonunda, alıntı yaptığım yazı hakkında “Tamamını bulamayanlara, gündem değişmez ise, gelecek yazıda açıklarım” demiştim. Erkan Mumcu’nun 3 yıl önce yazdığı makalesinin bugüne ışık tutan bir kısmı da şöyle: “Ve insan (…) hakkı inkâr ettiğinde, hakikati görmezden geldiğinde ne kadar da zalimdir. … Birileri bir şekilde bir nağme tutturmuş, söylüyorlar. Ama gür sesleri herkesi bu koroya katılmaya zorluyor diye o nağme ahenkli olmuyor. Ahenk o şarkının özünde ya vardır ya yoktur… Ve bu şarkıda ahenk yok. … Nasıl olur da bir yanılsama (yalan) bu kadar yüzyıl ve bu kadar yaygın olarak kehanetini gerçekleştirebilir? Çünkü bu yanılsama gücünü insanoğlunun temel bir zaafından devşiriyor: Görmek istediğimiz gibi görmek. (…) Koroya katılmaya teşne sesler bulmaktan kolayı yok bugünlerde. Ama bu şarkı ahenkli değil.” *** GÜNÜN DUYURUSU:
CEVİZ KABUĞU programımız yarın (6 Aralık 2013, Cuma) SOKAK TV’de başlıyor… Hazırlık dönemi nedeniyle ayrıntılı bilgileri twitter adresimden (@mhulkicevizoglu), internet sitemizden (cevizkabugu.com.tr) ve SOKAK TV’den (@KanalSokak) takip edebilirsiniz. İzlemek için 4 yol var: 1- D-Smart 140.kanal 2- Türksat uydu, 3- İnternet (http://kanalsokak.com/video.html), 4- Youtube (http://www.youtube.com/channel/UCC2Zyh4JwqWJZtqECNk8DQw?app=desktop) (Yurt Gazetesi, 05.12.2013, Perşembe)
http://www.yurtgazetesi.com.tr/koroya-tesne-sesler-bulmak-makale,6557.html
|