Geçen yazımı “İslamiyet’te topuklu ayakkabı mı yasak, saçın açık olması mı?” sorusuyla bitirmiştim. Malum, Cumhuriyetimizin 90.yılında türban Meclis’e girmişti. Bir milletvekili, “türbanla” Meclis’e girme “gerekçesi” olarak dini gösterirse, o referansın doğru olup olmadığına bakılır.
Kur’an’ı Kerim’deki Nur Suresi 31.ayet, diyor ki: “Mümin kadınlara söyle; gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, kendiliğinden görünenlerden başka ziynetlerini açmasınlar, göğüslerini örtüleri ile kapatsınlar…” Bu ayeti ilahiyat bilginleri dâhil herkes farklı yorumluyor. Siyasetçiler de öyle. “Gözlerini sakınmak” sözünü, gözünü kapatacak biçimde peçe ile örtmek biçiminde değerlendirip, kadını Afganistan’daki gibi ucubeye dönüştürmek isteyenler var. Türkiye’de de bu aşamaya gelinmeyeceğini kim söyleyebilir? O sözden kasıt “edepli olmak” aslında.
Kur’an’ın birçok sözünü “düz” biçimde değil, “mecazları” dikkate alarak anlamalı.
Devam edelim. “… kendiliğinden görünenlerden başka ziynetlerini açmasınlar.” Peki, “kendiliğinden görünen ziynet” nedir? “Kendiliğinden görünmeyen ziynet” ne? Saçlar mı? Saç ortada olduğu için demek ki, saçın örtülmesi diye bir şey yok! Bir kadının kendiliğinden görünmeyen ziyneti herhalde göğsüdür. Ayet de, “göğsünü açma” diyor zaten: “… göğüslerini örtüleri ile kapatsınlar.” Çünkü, 1400 yıl önce, Arabistan’da kadınların bir kısmı üstü çıplak sokakta dolaşıyordu..
Şimdi, birçok kişi, siyasi-ekonomik ve toplumsal rant sağlamak için “örtüleri ile kapatsınlar” emrini, “Demek ki başında örtü var, onunla göğsünü kapacak” diye anlatıyor. Oysa, oradaki “örtü” elbise manasında. Bir başka ayette de, Hz. Muhammed’e “Ey örtünen” diye hitap edilmiyor mu? * Aynı ayetin sonunda “… gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar” deniyor. Bu durumda, bugün kadınların “ses çıkarıyor” diye topuklu ayakkabı giymeleri de mi yasak? Yarın o aşamaya da gelmeyeceğimizi kim söyleyebilir? Hem unutmayalım ki, Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve TBMM Başkanının eşlerinin başı kapalı ama topuklu ayakkabı giyiyorlar. * Tam 3 yıl önce, Cumhuriyetimizin 87. Yılında da Cumhuriyetin kazanımları türban tartışmasının gölgesinde kalmıştı. Ben de “Türban” başlıklı yazımda “İslâm’ın halifesi” Osmanlı padişahlarının eşleri türbanlı mıydı, sorusunu sorup fotoğraflar yayınlamıştım. Bunu bugüne kadar kimse gündeme getirmemişti.
Örneğin, son padişah Vahidettin’in eşleri, kızları ve kız torunlarının hepsinin başı açıktı. Kur’an’ın “kesin emri” olsaydı, İslâm Halifesi uygulamaz mıydı?... İşte, Cumhuriyet’e karşı Osmanlı’yı öne çıkaranlara tokat gibi yanıt niteliğindeki fotoğraflar:
1- Son Padişah Vahidettin'in 2. Eşi Müveddet kadınefendi yurt içinde.
2- Vahidettin'in 2. eşi Müveddet kadınefendi yurtdışında.
3- Padişah Vahidettin'in 3. eşi Nevzad Hanım (Nimet Seferoğlu)
4- Vahidettin'in kızı Sabiha Sultan.
5- Vahidettin'in kızı Sabiha Sultan ve iki kızı (Hanzade ve Hibetullah Necla).
6- Padişahın kızı Sabiha Sultan'ın kızı Hanzade.
7- Vahidettin ile Halife Abdülmecid'in torunu Neslişah. (Eşi de Mısırlı Prens ve Kral Naibi idi.) 8- Vahdettin'in diğer kızı Ulviye Sultan’ın kızı Hümeyra Hanımsultan. * (Yurt Gazetesi, 05.11.2013, Salı)
http://www.yurtgazetesi.com.tr/yazarlar/akli-yasaklamak-makale,6274.html
|