32 yıllık gazeteci, 19 yıllık televizyoncuyum. 27 yıldır da kitap yazarak ülkemizin aydınlanmasına hizmet etmeye çalışıyorum. Her şeyden daha çok kalıcı olduğuna inandığım kitaplarımın sayısı 40’a ulaştı. Bugün ilk kez sevgili Aydınlık Gazetesi okuyucularına merhaba diyorum. Genç ve başarılı Genel Yayın Yönetmeni M.İlker Yücel’in dinamik çabalarıyla Aydınlık’ın önümüzdeki günlerde büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.
BİRBİRLERİNE DÜŞÜNCE…
Bu Pazar, hafta içinde yaşanan olaylara değinmek istiyorum... Taraf Gazetesi’nin eski ve kurucu genel yayın yönetmeni Ahmet Altan, Erdoğan’ı eleştirdiği için 12 aya yakın hapis cezası aldı, o da paraya çevrildi. Mahkeme “hakaret” diyor, Altan ve savunucuları “eleştiri” olduğunda ısrar ediyor. Vaktiyle, Ahmet Altan ve ekibi, TCK 301. maddenin AB’ye göre düzenlenmesine önderlik etmişti. Hükümet de, bu vesileyle Atatürkçülere, cumhuriyet değerlerini savunanlara ve Türk’üm diyenlere rahat bir saldırı ortamı bulmuştu. Bugün, birbirlerine girince, bir taraf “vay bana hakaret ettin” diyor; diğer TARAF ise tam tersini: “vay eleştiriyi nasıl cezalandırırsın?” Bir vay da biz çekelim: Vay canına sayın seyirciler!
ALLAH TUZAK KURAR MI?
Cuma günkü mitinginde Başbakan Erdoğan, "Allah’ın tuzak kurduğunu" söyledi. Bize, tuzak kuranın şeytan olduğunu öğretmişlerdi. Bunu twitterdan paylaşınca, İslâmı çok iyi bilen bazı “okumamışlar” hemen Tayyip Erdoğan’ı savundu: ”İki program yaptın da âlim mi oldun!!” Ben ilahiyat ya da imam hatip’de okumadım ama hamdolsun, bazı konuları İYİ BİLİRİM!.. Bazı Kur’an’ı Kerim meallerinde, "tuzak" deniyor, ama birçoğunda "mekr" kelimesi, “düzen kurmak, plan kurmak, kurulan tuzağı bozmak, tertibi boşa çıkarmak" olarak çevriliyor. Kimileri de bana “sahte peygamber” İskender Ali Mihr’in (Evrenosoğlu) mealini örnek gösteriyor. Bu adamcağız, yıllar önce "Bana kutsal kitap indirildi" diyerek, yazdığı kitabı dolaştırıyordu: “Allah arıya bile vahyeder, bana da vahyetti!” Şimdi bu kafayı mı esas alacağız yani? Bu mudur İslam’ı bilmek? Mihr’in tüm foyası bir Ceviz Kabuğu canlı yayınında çağdaş ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk tarafından bozulmuştu. Ayrıca, ilgili ayetlerdeki “mekr” kelimesini “Allah’ın insanlara kurduğu tuzak” olarak çevirirsek, ortaya, yanıt verilemeyecek bir soru çıkıyor: “Allah tuzak kurarsa, bundan kim kurtulabilir? Kimin gücü yeter?” İmam hatip mezunu başbakan böyle mi biliyor?
İFTAR MI, MİTİNG Mİ?..
Başbakan Tayyip Erdoğan, “iftar yemeklerini mitinge çeviriyor.” Benim bildiğim, oruçlu bir insan, 17 saatlik sabrın sonunda “huzur” ister, propaganda ve siyaset değil. Ne diyor başbakan bu “huzur bozan iftar mitinglerinde?” (En azından benim huzurum bozuluyor.) “Tencere, tava ile komşunun huzuru bozuluyor. Dava açın!” Yarın, bu işin “Türk bayrağı asanı da şikayet edin” noktasına gitmeyeceğini nereden biliyoruz? Nitekim, Kazlıçeşme mitinginde “Üzerinde Atatürk olan bayrakların yasal olmadığını, onları asmamamız gerektiğini” söylemedi mi? Sınırımızda, terör örgütü PKK, özerklik ilan edeceğim diyor, bayrağını asıyor; biz, Türk yurdunda Türk bayrağı asamıyoruz!.. * Taksim Gezi Parkı olaylarında kaç kişi öldü, kaç kişinin gözü çıkarıldı, kaç bin kişi yaralandı ama başbakan bu konudan “şikayetçi” değil!. Şikayetçi olduğu konu, komşuların sesten rahatsız olması! Bu nasıl bir ruh halidir Yarabbi! (Aydınlık, 21.07.2013, Pazar)
|