28 Mart 2024 Perşembe   

 Gündem

 Bu Hafta

 Kitaplar

Özgeçmiş

Yazı Arşivi

Fotoğraflar

Sık Sorulan Sorular

 
 Hulki Cevizoglu Yazilar

7 Mart 2010 Pazar
Ceviz Kabuğu

EĞRİ CETVELDEN DOĞRU ÇİZGİ ÇIKAR MI?


Siz bu satırları okurken, ben Bursa Tüyap Kitap Fuarında okuyucu ve izleyicilerimle buluşuyor olacağım.
O yüzden Pazar yazımı iki gün önce, Cuma gününden yazdım. Dün de yazmış olsaydım, günceli takip açısından bir şey yitirmiş olmazdık. Çünkü, Türkiye’de gündem “an” lık değiştiği için yakalamak mümkün değil. Ancak “anı” yakalamak, radyo ya da televizyon yayını ile mümkün.
Bugün sizlere anlık değil ama, sürekli sorun olan bir konuyu sunmak istiyorum: Avukat-müvekkil ilişkisi, yani avukata karşı vatandaşın hakkı!..
Soru (ve sorun) şu: “Bir insan kendisini avukatına karşı savunabilir mi?”
Ya da; vatandaş, uzmanı olmadığı hukuk ilişkisinde, kendisini kötü niyetli avukatına karşı savunabilir mi?
Diyeceksiniz ki, “Öyle soru olur mu? Avukatı zaten müvekkilini savunmakla görevli değil mi?”
Ben de öyle düşünüyordum ama yaşadıklarım bana tam tersini de gösterdi.
Şimdi anlatacaklarım benim başıma geliyorsa, bunu paylaşmalıyım. Çünkü, garibanların da başına mutlaka geliyordur ve gıkı çıkmadığı için haberimiz olmuyor ve çözülemiyordur.

***
Malum, bugünlerde bir “Yargı reformu” tartışması var. Hükümet, ele geçiremediği “yüksek yargıyı dize getirmek” için “demokrasi-memokrasi” kılıfları içinde sunuş yapıyor.
“Kanunlar ve başta Anayasa değişecek, Türkiye daha çağdaş olacak” diyorlar.
Önemli olan yasaları nasıl uyguladığınızdır. Sonuçta, ne yaparsanız yapın, iş gelip insanın uygulamasına dayanıyor.
Buradan yukarıdaki soruna geleyim.

***

“Avukatı, savunması gerektiği müvekkiline dava açarsa, müvekkili (yani siz) ne yapmalı?” O avukatla çalışmaya devam etmeli mi?
Ben etmedim.
Çalıştığım önceki TV kanallarından biri -ART değil- sözleşmeye dayalı alacağımı ödemediği için dava açtım. Kazandım. Ama o TV’ye TMSF el koyduğu için, Yargıtay kararına rağmen, ödemedi. Başında Ahmet Ertürk vardı. Hani “Kimsenin hakkını yemedim” diye hava atan ve şimdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “başdanışman” olan kişi!
Sıkılmayın. Başınıza
gelebilir haberiniz olsun, diye anlatıyorum.
Alacağımı tahsil edemediği için avukatımdan rica etmiş, başka bir avukata dosyayı devretmiştim. Meğerse avukatlar arasında “feragat” yazısı olması gerekiyormuş. Dosyayı devreden avukatım bunu bana söylemedi. Alan avukatım da söylemedi. Dosyayı üstlenen avukatım, TMSF’ye “Ben alacağımdan vazgeçiyorum” yazısı verdi.(Çünkü TMSF bunu şart koşmuştu.)
Mahkeme kararını ve ardından Yargıtay’ın onamasını TMSF takmadı, ben de hak etmeme ve kazanmama rağmen, hiçbir şey alamamaktansa, alacağımın çoğundan ve faizlerinden vazgeçerek bir miktarını -kendim devreye girerek- kurtardım. (Ölümü gördüm, sıtmaya razı oldum!..)
Bu dava uzun sürdü. O arada ben başka bir TV’ye geçmiş ve -satılınca- oradan da alacağımı alamamıştım! (Hepsi de beni buluyor!..) Bu davayı da eski avukat takip ediyordu. (Ama hâlen duruşması başlayamadı!..)
TMSF’nin elinden alacağımın bir kısmını “kurtardıktan” sonra, eski avukat “Ben alacağımı isterim” diye ortaya çıktı ve bana dava açtı! (O ana kadar, hiç ortaya çıkmamış, dosyayı başka avukata veremezsiniz diye avukat yeğenini uyarmamış, bana da bir şey söylememişti. (Ortaya çıktı, diyorum çünkü kendisi hiç davaya girmemiş, avukat yeğeni takip etmişti. Acaba, avukat amca ile avukat yeğen arasındaki anlaşmazlığa mı kurban gittim?..)
Bu eski avukatım vaktiyle, istemediğim ve ihtiyacım olmadığı halde, benim avukatım olmak için çok ısrar etmiş, “Sizden para istemiyorum. Genç bir avukat yeğenim var. Arada isterseniz ona çok az ödeme yaparsınız. Biz dostuz. Düşüncelerimiz aynı. Sizin çok davanız olur. Bunları takip etmek bizim için şereftir” demişti. (Ben o arada, bu avukatın diğer yeğenini de yanımda yetişsin diye -kendi istekleri üzerine- işe de almıştım.- Hiçbir iyilik cezasız kalmaz değil mi?)

***

Kendi avukatım bana dava açınca, ben de “bana dava açan avukatımı” azlettim. Davalı olduğum ve beni diğer davalarda savunması gereken bir avukatla nasıl çalışabilirdim ki?
Sonuç olarak; TMSF elindeki TV’ye açtığım dava için avukatlık ücreti davası -muhtelemen- bu Perşembe sonuçlanacak. Ama daha sonra açılan, (yani satılan TV’ye açtığım dava için avukatlık ücreti davası ise), daha önce sonuçlandı ve bu davayı kaybettim.
Burası o kadar ilginç ki!.. Bu dava üç mahkeme gezdi. Hangi mahkemenin bakacağına yargıçlarımız karar veremedi, bizim eski avukat da ilk başvuruda yanlış mahkemeye gitmiş!. Şimdi bu, Yargıtay’da. Yargıtay, hangi mahkemenin bakacağına karar verecek, sonra bu dava da -muhtemelen- yıllar sürecek.
Ama işin ilginci, henüz mahkemesi bile belli olmayan, duruşması başlamayan bu dava için ben, eski avukata karşı mahkeme kaybettim. (Ben de bunu Yargıtay’da temyiz edeceğim. Bakalım yüksek yargı ne söyleyecek?)
Mahkeme, sanki henüz duruşması bile başlamamış dava sonuçlanmış da, ben TV’den istediğim parayı kazanmışım gibi, hem de o miktarın “tamamını” kazanmışım gibi, istediğim rakamı esas alarak avukata ücret ödememe hükmetti!..
Böyle adalet olur mu?
Bu hangi kanuna göre oluyor?
Kanun eğri ise, oradan doğru ve adil bir karar çıkar mı?
Bu ve benzeri davalar her gün binlerce kişinin başına gelirken, siz istediğiniz kadar “yargı reformu” diye çırpının durun.
E, filozof ne demişti?
“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz”
Bu neredeyse bir “Asiye Nasıl Kurtulur?” öyküsü.

Yanıtını bilen varsa -insaniyet namına (!)- bildirebilir.
Kavgasız ve sıkıntısız Pazarlar diliyorum.

Yeniçağ, 07.03.2010
   
Arkadasima Gonder  Yazdir
 Puanla :
 Puan Durum :
  Düşünce / Yorum
Henüz gönderilmiş Yorum / Düşünce kaydı yoktur.
Düşünce / Yorum Yaz
  Diger Yazilari (Son 15 Yazi)
 17.12.2018 TÜRK RÖNESANSININ EMEKÇİSİ, BOZKURT GÜVENÇ
 02.12.2018 NAFAKAYI TOPLUMSAL RATİNG ÖDÜYOR ya da KÖTÜ ÖRNEKLERİ KLONLAMAK
 05.11.2018 21. YÜZYILDA, SUUDİ ARABİSTAN DEVLETİ...
 29.10.2018 CUMHURİYETİN SOSYOLOJİSİ
 22.10.2018 Konsoloslukta Cinayet: SERİ KATİLLERİN PROFİLLERİ
 15.10.2018 ORGANSIZ BEDENLER
 01.10.2018 AKLAMA STRATEJİLERİ, UNUTMA HİLELERİ
 24.09.2018 İNTİHARLA DALGA GEÇİLMEZ
 17.09.2018 AKIL TEMİZLEYİCİ
 10.09.2018 MORTİDO
 02.09.2018 TÖRENLER VE KOLEKTİF BELLEK
 28.08.2018 BİZİ “BİZ” YAPAN HİKÂYELER
 20.08.2018 BİLİNCİMİZ BİZE Mİ AİT?
 13.08.2018 BENLİK SAVAŞLARI
 01.02.2018 DNA SPREYİ İLE ADLİ İŞARETLEME (Adli Damga)
  07.09.2021 22:34:00
Ayhan Murat acet
Abi selam eder ellerinden öperim. Onur iste denilen şahsa...

03.09.2021 20:36:00
Eyyüp Aksoy
Begendigim bir insan netliği ile tv programlarından izle...

03.09.2021 15:28:00
Cengiz GUNER
Hulki bey, 1919un Şifresi adlı kitabınızı okudum. Güze...

19.08.2021 00:23:00
AYKUT TURAN
hulki bey ceviz kabuğu eski programlarını bulamayız özell...

27.07.2021 22:19:00
Murat ADA
Sizi son zamanlarda sevmeye başladım .Bunu sizinle paylaş...

25.07.2021 21:18:00
Murat haskara
Üzülerek geç katıldım ama son program dediniz sezon sonu...

27.06.2021 23:53:00
ŞERAFETTİN EGEMENOĞLU
KANAL İSTANBULDA GEÇEN KONUMDA TAPINAK ŞOVEYELERİ HAZİNES...

27.06.2021 23:28:00
Osman erden
Kanal istanbul konusu için merak ettiğim bir soru var. Ka...

25.06.2021 11:46:00
CAHİT ESEN
HULKİ BEY SENİ TEBRİK EDİYORUM BU ÜLKENİN SENİN GİBİ VATA...

20.05.2021 22:04:00
MUAMMER ANGIN
izmir de bozdoğan yörükler dernek bşk nıyım 35 yıllık mem...

 
 Site Ici Hizli Arama
 

  İletişim Kulübü
E-Posta :
Şifre :
    Beni Hatırla
   

  Yeni Kayıt  Şifremi Unuttum

 
Gizlilik SözleşmesiTelif Bilgisi
Son Güncelleme : 28 Mart 2024 Perşembe
Tüm Hakları Ceviz Kabuğu'na aittir 1994-2024 © İzinsiz alıntı yapılamaz.
Tasarım & Kod : GDTC