18 Mayıs 2024 Cumartesi   

 Gündem

 Bu Hafta

 Kitaplar

Özgeçmiş

Yazı Arşivi

Fotoğraflar

Sık Sorulan Sorular

 
 Gündem

6 Aralık 2011 Salı
14:08

“ATATÜRK BELKİ DE SEYİT RIZA’YI AFFEDECEKTİ, EMRİ VAKİ YAPTILAR”

Hulki Cevizoğlu, Çağlayangil’in bu inanılmaz hukuk atlatma çabası itirafını, Atatürk’e oynanan bir oyun olarak değerlendirdi: “Çağlayangil, Atatürk gelmeden Seyit Rıza’yı idam ettirmek istiyor. Çünkü Atatürk’ün karşısına çıkacak olan 6 bin kişilik vatandaş kitlesi, Seyit Rıza’nın affını isteyecek. Atatürk de belki affedecek veya müebbede çevirecek… Atatürk, hasta hasta oraya gittiğine göre, belki de demokrasi dersi verecek ve affedecek. Çünkü, Tunceli’yi, Dersim’i kazanmak istiyor Cumhuriyet.
Çağlayangil, bu kadarını anısına yazdığına göre, kim bilir anlatmadığı daha neler yaptı? Yasayı çiğnemiş, yalan söylemiş, Atatürk’ü atlatmış.”
Cevizoğlu, bu yaşananlardan Atatürk’ün haberi olmadığını ve Çağlayangil’in, anılarının başka bir sayfasında bunu itiraf ettiği gerçeğini ortaya çıkarıyor:
“Bakınız, gazeteci Tanju Cılızoğlu’nun kaleme aldığı kitabında Çağlayangil neler diyor? Sayfa, 74. Atatürk’le görüşüp, kendi deyimiyle ‘papara yedikten’ sonra şöyle diyor:
‘O kısa konuşmada anladım ki, Atatürk, bu olayları detaylı olarak bilmiyor. Bu tür olayları da sevmiyor. Ve Atatürk, demokrat tavırlı bir insan.’”

Seyit Rıza’nın Fötr Şapkalı fotoğrafı…

Hulki Cevizoğlu, Seyit Rıza’nın basında yer alan fötr şapkalı fotoğrafına da dikkat çekti. Cevizoğlu’na göre bu fotoğraf, isyancıya bir çeşit işkence etmek için zorla taktırılmıştı. Seyit Rıza’nın bu fotoğrafını Hulki Cevizoğlu şöyle yorumladı:
“İsyankâra cezasını vereceksin, o başka bir şey. Ama adam Cumhuriyete karşı gelmiş, Cumhuriyetin şapka devrimine uyarak şapka takar mı? Adamın kafasına herhalde, ‘Bak biz adamı ne yaparız?’ mantığıyla, işgüzar görevliler fötr şapka takıp fotoğraf çektirmiş. Burada da ayrı bir eziyet var demek ki. Atatürk’e rağmen derin devlet gibi bir şey var demek ki.”

SEYİT RIZA’NIN İNFAZI

Araştırmacı usta gazeteci Hulki Cevizoğlu, Seyit Rıza’yı idama Çağlayangil’in götürdüğünü ve bunu ayrıntılarıyla anlattığını da dile getirdi:
“Çağlayangil, Seyit Rıza’nın infazını da şöyle anlatıyor. Sayfa 72.:
Ceza İnfaz Kanunu, her asılanın ayrı bir yerde asılmasını, asılanların birbirini görmemesini emrediyordu. Bu şartı da yerine getirmeye çalıştık. Her meydana dört sehpa kurduk. Vali, bir de çingene cellat buldu. Gece 12.00’de hapishaneye, gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık. Mahkemenin 72 sanığı var.
Sanıkları aldık. Mahkemeye götürdük. Çingene de geldi. Adam başına on lira istedi, ‘Peki’ dedik.
Sanıklar Türkçe bilmiyor. Mahkeme kararı açıklandı. Yedi kişi ölüm cezasına çarptırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiş, bazıları da çeşitli hapis cezaları almıştı.
Kararlar okununca hâkim, ilamda idam lafını kullanmadığı ve ölüm cezasına çarptırılmaktan bahsettiği için verilen hükmü iyi anlamadılar.
‘İdam Tünne’ diye bir vaveyla koptu.
Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde, benimle Polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep, jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu.
Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı.
‘Asacaksınız’ dedi ve bana döndü:
‘Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?’
Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü.
Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk.
‘Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz’ dedi.
Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ipi koptu. Ben, Fındık Hafız asılırken Seyit Rıza görmesin diye pencerenin önünde durdum.
Fındık Hafız’ın idamı bitti. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti.
‘Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir’ dedi.
Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi.
Oğlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akıbetine acımak zor.
Çağlayangil, Seyit Rıza’nın infazı gerçekleştikten sonra oteline döndüğünü ve ‘Bi hatayıh. Evlâdı Kerbelayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir’ şeklinde başlık attığı iki sayfa yazı yazdığını söylüyor. Bunu Ulus Gazetesi’nde yayınlanması için yazdığını belirtiyor.”

Cevizoğlu, Seyit Rıza’nın bir Ramazan günü asılmasının da üzerinde durulması gerektiğini söyleyerek, “İsyan eden bir vahşet yapmış, askerlerimizi katletmiş. Ama sen devletsin. Atatürk’ün haberi yok bunlardan. Devletin içinde devlet olmuşlar. İhsan Sabri Çağlayangil ve yanındakiler devletin içinde o günün derin devleti oluyor. Atatürk’e rağmen” dedi.

ATATÜRK’TEN ÇAĞLAYANGİL’E FIRÇA

İhsan Sabri Çağlayangil, olaylardan tamamen habersiz Atatürk’ün, olan biteni öğrendikten sonra verdiği tepkiyi ve işittiği azarı “Atatürk’ten paparayı yedik” diye anlatıyor ve devam ediyor. Sayfa 73.:
“Bu sırada ‘Atatürk seni çağırıyor’ dediler. Gittim, kahvaltı ediyorlardı. Bana bir resim gösterdi.
Seyit Rıza’nın sehpada sallanırken resmi çekilmiş.
‘Bu resim ne Emniyet Müdürü?’ dedi.
‘Haberim yok’ dedim.
‘Öyleyse maiyetine hâkim değilsin’ dedi ve ekledi. ‘Çabuk git, bu resmin negatifini bul, basılanları imha et.’
Gittim, araştırdım. Bizim sivil polisimiz Macar Mustafa, ben idam yerinden ayrılırken resim çekmiş.
Bir yerlerde bastırmış ve Şükrü Kaya’nın yaverine vermiş. Şükrü Kaya da Atatürk’e iletmiş. O kısa konuşmada anladım ki, Atatürk, bu olayları detaylı olarak bilmiyor. Bu tür olayları da sevmiyor. Ve Atatürk demokrat tavırlı bir insan.
Ben hemen negatifleri, basılanları imha ettim. Resimlerden ikisini sakladım. Atatürk’e gittim. Resimlerden birini kendisine uzattım.
‘Emriniz yerine getirildi’ dedim.
‘Hepsi imha edildi mi?’
‘Edildi efendim. Yalnız iki tanesini sakladım.’
‘Ne olacak onlar?’
‘Müsaade ederseniz birini zat-ı devletlerine vereceğim, birini de kendime alıkoyacağım.’
‘Sen bu resimleri ne yapacaksın ki?’
‘Müsaade ederseniz ilerde anılarımı yazacağım.’
Atatürk, ‘Peki. Bana ayırdığını ver’ dedi. Verdim. Ve Atatürk, trenden Halkevine hareket etti. Arabasına da binmedi. Beyaz donluların arasından yürüyerek geçti. Benim ellerim cebimde ve iki elimde de tabanca, yürüyorum.”

KAZIM KARABEKİR’DEN DERSİM’E AĞIR SÖZLER

Hulki Cevizoğlu’nun Ceviz Kabuğu’nda ortaya çıkardığı bir diğer Dersim belgesi ise, Milli Mücadelenin önemli isimlerinden olan ancak daha sonra Atatürk’le ters düşen Kazım Karabekir’e aitti.
Cevizoğlu, “Karabekir’den 1919’dan 1923’e kadar övgüyle söz ettim kitaplarımda. Ancak daha sonra Atatürk’le karşı karşıya gelmişlerdir” dediği Kazım Karabekir’in “Kürt Meselesi” adlı kitabında (Emre Yayınevi, 13. Baskı, Yayına Hazırlayan Prof. Dr. Faruk Özerengin) yer alan ifadelerini açıkladı:
“Raporlar hazırlıyor Kazım Karabekir. Savunma Bakanlığı’na gönderiyor. Başkumandanlık makamına gönderiyor. Başkumandan Mustafa Kemal. Yani Mustafa Kemal’e gönderiyor. 9 Haziran 1339 yani 1923 yılına denk düşüyor. Bugüne kadar da hiçbir televizyonda, hiçbir gazetede bunları görmedim. Bakın ne diyor?
Burada Tunceli, eski adıyla Dersimlileri aşağılayan sözler var. Bunları okurken ben hicap duyarım, ama okuyacağım. Çünkü artık bunlar birer belge. Bilimsel tartışma. Küfür yok ama hakaret var. Bugünkü Tunceliler hep Atatürk’ün partisine oy vere geldiler. Niye diye sorulduğu zaman, ‘Atatürk’ün suçu yok, onun için ona oy veriyorlar’ deniyor ki, doğru.
Dersimlileri savunuyormuş gibi görünüp Atatürk’e çakmaya çalışanlara tokat gibi cevap Kazım Karabekirden geliyor.
İşte Kazım Karabekir’in Kürt Meselesi adlı kitabında yer alan raporlardan ibretlik bölümler. Bu raporlardan ilk ikisi bölgedeki askerlerin Kazım Karabekir’e gönderdiği raporlar. Üçüncüsü, Kazım Karabekir’in 9 Haziran ve 29 Temmuz 1923 tarihlerinde Sarıkamış’tan yazdığı raporlar.

Rapor 1 : Dersim Ahalisi İnsanlıktan Yoksun.

Mesela hiçbir Türk, tecavüze uğramış olmaksızın aşiretler arasında gezip dolaşamadığı halde en adi bir Hıristiyan aylarca en adi aşiretler arasında dolaşır. Ticaret ve icra-i sanat eder de, adı geçen ırk hiçbir taciz ve tecavüze uğramaz. Birçok Ermeni Dersim’e firar etmiş. Aşiretler tarafından uzun süre himaye olunmuş ve Rusya’ya aşırılmış ve harbin davamı müddetince bu aşiretler Türkler aleyhine Ermeni komitelerine yataklık, kılavuzluk etmişlerdir.
Dersim son derece kayalık sarp ve vahşi yerler olup arazinin bu vahşeti dersim ahalisinin tabiatına da tesir ederek, hepsini vahşi ve hunhar, insaniyet ve faziletten mahrum bir ırk haline koymuştur. Geçimlerini o yüzden hırsızlıkla, haydutlukla telafiye meyletmişlerdir. Evvel emirde hükümete olan vergilerini, borçlarını verememişler ve buna karşı birkaç defa jandarma ile vaki olan takibata karşı mukavemete mecbur olmuşlardır.
(...) Civarlarındaki Erzincan Harput ovalarının ma’muriyeti ve Kemah, Ekin, Çemişkezek’in zengin ve mahsuldar günleri köylerine tecavüz etmişlerdir. Gasp ve garatla geçinmeyi meslek edinmişlerdir. Dersimlilerin ahlakı o derece bozulmuş, o mertebede susmuştur ki, zengin ve yüzlerce davarı olan bir aşiret reisi bile iki keçi karşısında bunun şeref ve namusunu düşünmez, bizzat hırsızlığa kadar tenezzül eder.

Rapor 2: Fırsatçı ve İhanetkârdırlar.

Dersimliler için kendi tabirleri ile kelepir getirmek kadar zevk verici başka hiçbir şey tasavvur olunamaz. Son halde Erzincan’ı işgal eden Rusların parası bu doymak bilmeyen ve bir vatan namına hiçbir duyguya sahip olmayan Dersimlileri şaşırtmış, bütün aşiretler taraf taraf Erzincan’a koşarak Rusları memleketlerine davet etmiş, bunlara kılavuzluk etmiş, düşmana iltihak etmişlerdir. Son derece yalancı ve huy olarak hilekâr ve fırsatçı olduklarından sözlerine itimat etmek tamamen ve katiyen saflıktır. Doğu Dersim, garbi Dersime nispetle hükümete daha boyun eğici ise de, bunlar da hattı zatında fırsatçı ve ihanetkârdırlar.

Rapor 3: Zorbadırlar.

Aşiretlerin reislerin zorba olduğu pek malum bir keyfiyettir. Aşiret teşkilatının her ne ad altında olursa olsun devam etmesi bu asırda maddi ve manevi ve dahili ve harici zararlı bir şeydir.
(…) Mesele ikidir. 1- Aşiret teşkilatının lağvı. 2- Kürtlerin askerliği. Bugünkü ceza kanunu ile Kürtlerin askerliği temin edilemeyeceği tecrübe edilmiştir. Silah ve elbiseyi alıp hemen hepsi savuşacak. Zapt ve raptı bozacaklar, maddi ve manevi kıtalarımız zarara girecektir... Siyaseten bizim karşımızda oldukça, bu askeri talim ve terbiye aleyhimize olacaktır. Türk askerinden ve bilhassa top ve makineli tayyare tesirlerinden korkan Kürtler, talim ve terbiye aldıktan sonra bunlardan korkmayacak ve siyasi entrikalar fiili sahaya geçerse meselenin halli kolay olmayacaktır.”

ATATÜRK’TEN DERSİMLİLERE BÜYÜK ÖVGÜ!

Hulki Cevizoğlu, Karabekir’in bu sözlerine karşı Atatürk’ün Tuncelili vatandaşlara büyük bir şefkatle yaklaştığını belgesiyle açıkladı:
“Atatürk’ü yok etmeye çalışanlar Kazım Karabekir’i savunurlar. Oysa, Karabekir yukarıdaki sözleri söylerken, Atatürk Dersim’li köylüye ‘Silah arkadaşım’ diye hitap ediyor. İşte kaynak: Prof. Dr. Nurşen Mazıcı,’“Celal Bayar’ın Başbakanlık Dönemi. 1937-1939’, Der Yayınları 1996, sayfa 81.
Bu kitapta şöyle deniyor:
1.Tayyare Alayı 2.Bölük’de Dersim Harekâtı’na katılan ve yöreyi bombalayan Sabiha Gökçen’in anılarına göre, Atatürk’ü görmeye gelen bir Dersimli, “Biz namert insanlar değiliz Paşam. Biz nankör insanlar da değiliz. Ama gaflete geldik. Ben ve daha birçok Dersimli bu ülkenin esenliği için yabancı boyunduruğundan kurtulmak amacıyla senin emrin üzerine silaha sarıldık. Bu topraklar hepimizin Paşam Ama kendini bilmez üç beş kişi, cahilleri kandırarak buraların adını lekelemek istediler” biçiminde ÖZÜR DİLEMİŞTİR.
Mustafa Kemal ise, ‘Silah arkadaşım’ diye hitap ettiği köylüye; ‘Hatasız kul olmaz. Birkaç kişinin hata yapmasıyla bu hataya uzaktan yakından ortak olmamışları bir tutmayız. Sizler bizim kanımızdansınız, bizim insanlarımızsınız. Bu toprakların insanlarısınız. Geçmişteki ufak tefek hataları unutmaya, kin beslememeye, kardeşliğimizi korumaya zorunluyuz. Ben Dersimlilerin nasıl temiz nasıl asil duygulu, nasıl vatanperver olduklarını yakinen bilirim. Sizlerin böyle hareketlere asla katılmamış olduğunuzdan da haberim var. Biz bir milletiz, bundan başka gidecek Türkiye’miz yok. Bunu bilir, bunu anlarsak, bizi ne içeriden ne dışarıdan kimse böler’.”

AMERİKA’YA GÖRE DE “İSYAN!”

Hulki Cevizoğlu, Türkiye’deki kaynaklar dışında yabancıların gözünden Dersim olaylarını değerlendiren bir belgeyi de kamuoyu ile paylaştı.
“Dersim’de soykırım yapıldı” diye Amerika’dan destek almaya çalışanlara Prof. Dr. Abdülhalûk Çay’ın “Her Yönüyle Kürt Dosyası” (Ankara, Turan Kültür Vakfı Yayını, 1996, Sayfa 347) adlı eserinden, ABD Büyükelçiliği’nin İstanbul’dan 25 Haziran 1937’de Dışişleri Bakanlığına-Washington’a gönderdiği raporları açıkladı.
Cevizoğlu raporda yer alan bilgileri şöyle değerlendirdi:
“Raporda şöyle söylüyor Amerikalılar... Tespitleri şu… ‘Daha önce Dersim olarak bilinen Tunceli vilayetinde baş gösteren Kürt aşiret isyanı…’ Çok güzel tespit. Halk isyan etmemiş. 52 aşiretten 6 tanesi isyan etmiş.
Amerikalı diyor ki ‘Kürt aşiret isyanı’. Bu belge de, “isyan yoktur” diyenlere ‘isyan vardır’ cevabını veriyor Amerikalılar.
Raporun bir başka bölümünde ‘Türkiye’nin doğu bölgesinde yer alan Dersim yüzlerce yıldır ciddi bir problem teşkil etmeye devam ediyor ve son on yıldan bu yana dört isyan baş göstermiştir’ diyor Amerikalılar.
‘Hükümetin karşılaştığı bugüne kadar en fazla organize olmuş bir direnişin merkezidir Dersim’ diyor. ABD Büyükelçilik Maslahatgüzarı Howland Shaw diyor bunu.”

(Yeniçağ Gazetesi, 06.12.2011, Salı)

   
Arkadaşıma Gönder  Yazdır  
 Puanla :
 Puan Durum :
  Düşünce / Yorum
Henüz gönderilmiş Yorum / Düşünce kaydı yoktur.
Düşünce / Yorum Yaz
  Diğer Gündem Başlıkları
 18.7 46. YILDA TARİHİ GERÇEKLER AÇIKLANIYOR
 19.6 KÖY ENSTİTÜLERİ GERÇEĞİ VE TARİHİ OLAYLARIN YILDÖNÜMLERİ
 6.6 KAYNAYAN ABD
 30.5 GÜNDEMDEKİ SICAK GELİŞMELER
 24.4 ULUSAL EGEMENLİĞİN 100. YILI
 10.4 KORONAVİRÜS SALGINI
 2.4 KORONAVİRÜS SALGININDA GELİNEN SON NOKTA
 27.3 KÜRESEL KORANA SALGINI VE SON GELİŞMELER
 19.3 KORONAVİRÜS VE AÇIKLANAN ÖNLEMLER
 12.3 KORONAVİRÜS VE SALGIN HASTALIKLAR KARŞISINDA TOPLUMSAL DAVRANIŞLAR
 25.2 TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ, EN SON GELİŞMELER VE CHP’NİN “ÜÇ BÜYÜKLERİ” CANLI YAYINDA
 20.2 SON GELİŞMELER
 14.2 FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİM?
 6.2 UĞURSUZLUK MU TEDBİRSİZLİK Mİ?
 31.1 PROF.DR. İLBER ORTAYLI İLE DÜNÜN VE BUGÜNÜN TARİHİ
  07.09.2021 22:34:00
Ayhan Murat acet
Abi selam eder ellerinden öperim. Onur iste denilen şahsa...

03.09.2021 20:36:00
Eyyüp Aksoy
Begendigim bir insan netliği ile tv programlarından izle...

03.09.2021 15:28:00
Cengiz GUNER
Hulki bey, 1919un Şifresi adlı kitabınızı okudum. Güze...

19.08.2021 00:23:00
AYKUT TURAN
hulki bey ceviz kabuğu eski programlarını bulamayız özell...

27.07.2021 22:19:00
Murat ADA
Sizi son zamanlarda sevmeye başladım .Bunu sizinle paylaş...

25.07.2021 21:18:00
Murat haskara
Üzülerek geç katıldım ama son program dediniz sezon sonu...

27.06.2021 23:53:00
ŞERAFETTİN EGEMENOĞLU
KANAL İSTANBULDA GEÇEN KONUMDA TAPINAK ŞOVEYELERİ HAZİNES...

27.06.2021 23:28:00
Osman erden
Kanal istanbul konusu için merak ettiğim bir soru var. Ka...

25.06.2021 11:46:00
CAHİT ESEN
HULKİ BEY SENİ TEBRİK EDİYORUM BU ÜLKENİN SENİN GİBİ VATA...

20.05.2021 22:04:00
MUAMMER ANGIN
izmir de bozdoğan yörükler dernek bşk nıyım 35 yıllık mem...

 
 Site Ici Hizli Arama
 

  İletişim Kulübü
E-Posta :
Şifre :
    Beni Hatırla
   

  Yeni Kayıt  Şifremi Unuttum

 
Gizlilik SözleşmesiTelif Bilgisi
Son Güncelleme : 18 Mayıs 2024 Cumartesi
Tüm Hakları Ceviz Kabuğu'na aittir 1994-2024 © İzinsiz alıntı yapılamaz.
Tasarım & Kod : GDTC